Holodomor Yalanı ve Altında Yatan Gerçekler
Burjuvazinin özellikle Stalin’in ismini vurgulayarak söylediği yalanların en başında geliyor belki de Holodomor.. Her zaman söylediğimizi yazının başında hatırlatmakta fayda görüyorum. Saldırılar aslında Stalin’e değil bizzat Sovyet sosyalizminin pratiğine yani sosyalizmin kendisine olduğunu söyleyebiliriz. Zihnimize her geçen gün sosyalizmde ekonomik yapının berbat olduğu ve insanların sürekli açlıktan öldüğü işleniyor. Bunu gerek Holodomor olayı üzerinden bizlere sık sık gösteren burjuva medyası gerektiğinde de Gorbaçov’un Glastnost dönemine ait boş mağaza veya sıraya girmiş insanların görüntüleri üzerinden yapıyor. Bu yazıda ilk örnek olan Holodomor çarpıtması üzerinde duracağız.
Olay 1932-1933 yıllarında Stalin yönetimi tarafından bizzat ve suni şekilde ortaya çıkarılan kıtlık sonucunda Ukrayna SSC’nin Kuban bölgesinde 8 milyon insanın açlıktan ölmesi iddiasına dayanıyor. Holodomor yalanını 3 boyutlu bir şekilde değerlendirmek gerekiyor. Birincil olarak ölü sayısının korkutucu derecede abartılması, ikincil olarak Stalin’in yönetimde tek güç olduğu vurgusu, üçüncüsü ki yalanların içinde en önemlisi ‘sosyalizmde ekonominin başarısızlığı.’ Bilinçaltımızı 3 yerden etkilemekte başarılı olan burjuvaziye karşı bir bilinçaltı temizliği yapmak için yazıyorum en başta bu yazıyı. Bu sosyalizme giden yolu belli bir ölçüde temizleyecektir.
Olayın aslına dönecek olursak; 1932-1933 yıllarında yaşanan kıtlıklar (sadece Ukrayna bölgesini değil Aşağı Volga’yı ve Kuzey Kafkasya’yı da etkilemiştir) suni bir şekilde ortaya çıkarılmamıştır. Söylendiği gibi tarımda kolektivizasyon politikasının başarısızlığının da bir ürünü değildir. Hatta tam aksine Sovyetlerde kolektivizasyon sonrası ikinci dünya savaşı dönemlerini saymazsak bir daha açlıktan toplu ölümlerin yaşanmadığını görürüz. Burjuvazinin ve anti-komünistlerin söylemekten kaçındığı şey Sovyetler Birliği’nde kıtlıkların kolektivizasyon öncesi dönemlerde yaşandığı gerçeğidir. 1920-1921 (İklimin ve iç savaşın etkisiyle Volga’da yaşanan büyük kıtlık), 1924, 1927 ve 1928 yıllarında yaşanan kıtlıklar birçok insanın ölümüyle sonuçlanmış, tüm bu sorunların önüne tarımda kolektivizasyona gidilmesiyle birlikte geçilmiştir.
1932-1933 yıllarında yaşanan sorunlar sınıf mücadelesinin keskinleştiği ve kıtlıktan dolayı toplu ölümlerin son kez gerçekleştiği yıllardır. 2 ana sebeple açıklanabilir: Birincisi her kıtlığın temel sebeplerinden biri olan sert iklimsel koşullar. İkincisi ise tarımda kolektifleşmeyi reddeden zengin toprak sahiplerinin tonlarca tahılı ve çiftlikleri yakma, hayvanları öldürme girişimi sonrası ortaya çıkan üretimsel düşüş. Bu 2 ana etmenin aynı anda ortaya çıkması elbette açıklara ve salgın hastalıklara bağlı ölümlere sebep olmuştur. Ama bu ölümler ne 8 milyon gibi bir sayıya ulaşmış ne de suni bir şekilde ortaya çıkartılmıştır. 1934 yılına baktığımızda tahıl üretiminin yine hedeflendiği sayıya ulaştığını görürüz. Parti yönetimi, üretimi sabote eden zengin toprak sahiplerine sert müdahale etmek zorunda kalmıştır. Sınıf mücadelesinin keskinleştiği bu dönemde Stalin’in ve partinin aldığı kararları despotluk olarak yorumlamak liberal gericilere has bir özellik olsa gerek. Kolektivizasyon evet belki ölüm getirmişti ama yönetimin önünde 2 zorunlu seçenek kalmıştı. Ya ölümler devam edecekti ya da son bir mücadeleye girişilip bir daha toplu ölümlerin yaşanmaması sağlanacaktı. Stalin ve parti yönetimi ikincisini seçmişti, sonuç olarak da başarılı olundu.
Politbüronun aldığı erzak yardımı kararlarından sadece 3 tanesini paylaşmak istiyorum.
Bir de bugünkü Ukrayna hükümetinin müzede sergilettirdiği ve Holodomor olayının belgeleri olduğu iddia edilen fotoğrafları inceleyelim.
Holodomor yalanı ilk defa 1933 yılında Ukrayna’yı potansiyel yaşam alanı (Lebensraum) olarak gören Nazi Almanyası’nın propaganda bakanı Goebbels tarafından dillendirilmiştir. Ekonomik anlamda uluslararası sermayenin tam desteğini almayı başaran Nazi Almanyası medya patronları tarafından da büyük destek görmüştü. 1934 yılında Hitler’i ziyaret etmek için Almanya’ya giden ve ABD’nin tek sağcı medya patronu olan William Hearst 1935 yılında yaptırttığı haberle Holodomor yalanını dünyaya yaymayı başaran isim olmuştur. Onun öncülüğünde Amerikan medyası Nazilerin ekonomik başarılarını överken Sovyetlerin kolektivizasyon hamlesini sürekli bir şekilde kötülemiştir. Yalanın başlangıcı Nazi-ABD işbirliğine dayanırken son noktayı İngiliz istihbaratına çalışan Robert Conquest koymuştur. 1986 yılında “Acının Hasadı: Sovyet Kolektivizasyonu ve Kıtlık Dehşeti” adlı bir kitap yayınlamıştır. Bugünkü anti-komünistlerin başucu kitabı olma niteliği taşıyan bu yazıt çarpıtma ve yalanlardan ibarettir. Bilgi Toplama Bölümü’nün (SSCB’yi hedef alan İngiliz Gizli Servisi’nin dezenformasyon projesini yürüten birim) eski çalışanı olan Conquest’in yaptığı araştırmanın gerçeklerle hiçbir bağlantısı yoktur.
Yani sonuç olarak Holodomor yalanı yazının en başında saydığımız sebeplerden ötürü bugün sürekli bir biçimde karşımıza çıkartılmaktadır. Bu yalana ve yalanlara karşı mücadeleyi bırakmamamız gerekir. En çok da bu yalanı çıkartanlara karşı..
Kaynak:
- https://haber.sol.org.tr/dunya/holodomor-sahtekarligi-batinin-propaganda-makinesi-ve-sscb-uzerine-yalanlar-133598
- https://msuweb.montclair.edu/~furrg/research/furr_counterpunch030317_turkish.html
- https://haber.sol.org.tr/yazarlar/kivilcim-cagla/ukrayna-ve-1932-33-kitligi-kivilcim-cagla-2195
- http://portal.rusarchives.ru/publication/hunger-ussr/1932.shtml
Kolay gelsin arkadaşlar o h olodomora ait olduğu iddia edilen görüntülere 1921 sovyet iç savaşına ait olduğunu soylemissin biraz acabilir misiniz fotoğrafta açlıktan zayıf düşmüş insanlar var bunun müsebbibi çarlık mi bu açlığın kaynağını anlatırsınız sevinirim sevgiler